Cuma, Nisan 27, 2007

Kimdir Anonim !

Sevgili Anonim yada Anonymous a,

yazılar hakkında yorumlar yaparken beni tanımaya çalıştığını düşünüyorum. Belki de seni tanımam için yapıyorsun bunu.

Peki Anonim seni tanıma yolculuğuna çıkıyoruz. Önyargılı bir yazı olacağı kesin, ama sen dilersen yorum yaparak daha iyi anlatırsın kendini.

Tanışmanın evrelerini değiştiriyoruz. Bu da seninle yaptığımız ilk ortak iş olsun. Kendini tanıma fırsatı sunmadığından, asosyalce davranıyorum biraz.. Google da ismini yazdım resimlerine bakıyorum. Sonuçlardan çıkan fikirlerim;

İlk aramamda gölgeli bir silüetsin, işte resmini buldum. Daha çok maske denebilir. Biraz gölgene baktım belki birşey anlatırsın diye, hiç ses yok. Belli ki daha aramamı istiyorsun. Korkundan değil, kendini karanlıkta tutarak eğleniyorsun :)

Araştırmamı biraz ilerletiyorum. Nerdeyse tüm bloglarda rastladım anonymous lara..

Meğer ne kadar çokmuşsun, ben bu işin içinden çıkabilecek miyim? bilmiyorum !

Her dili konuşuyorsun, her cinsiyettesin. Özgürsün.

Bazen bir türküsün, ANONİM demişler. İsmini belirleyemedikleri için sözlerini, hikayelerini derlemiş türkü oluşturmuşlar. Sanatkarsın.

Çoğu zamansa sadece bir yorumcu. Kesinlikle hafife alınmayı alay edilmeyi sevmiyorsun. Küçük bir kısmınız ise böyle olduğunda, meydan okuyor, deşifre ediyor kendini. Nüktedansın.

Bu nedenle çok şikayetçin olmuş. Kavgalar olmuş. Amacın kavga etmek değil bence, sadece isim taşımama cesaretiyle yazmışsın. Sen busun işte! demişsin gizemini sürdürmeye devam ederek.

Kitaplar, yazılardan sonra bloglara geçen bir hayattasın. Dünyanı, ismini buralarda kurmuşsun. Popülersin.

Belkide tanışmak, sorumluluğunu yaşamak istemiyorsun. İsimle yorum yapmak istesen, anonim olur musun hiç?

Blog lardan Anonim e Not:

Ben senin ismini bilme ihtimalini sevdim :D çok eğlendim iyiki varsın..

Anonim yorum bırakabilirsiniz. :)

Pazartesi, Nisan 23, 2007

Zıttıyla İnsan

Kuşku götürmez ki herşey zıttını yaratır.
Özellikle duygularda, duyularda, gözle görülmesi mümkün olmayanlarda.
Bu nedenle zıt ifadeler aranır ve çoğaltılır
iyi-kötüyü
melek-şeytanı
varlık-yokluğu
mutluluk-üzüntüyü
aşk-nefreti doğurur ve daha iyi anlamamıza sebep olur.

Zıtlıklar,
öncelikle bu kavramları düşünenlere gerekli ana malzeme olabilir..

Bu durumda, insanın zıttı arayışına geçildiğinde ne oluyor?
Aslında karmaşam yok. Zıtlık, düşünülerek bulunur
o vakit insanın düşünmesini öne çıkarırım ve hayvan zıttıdır diyebilirim.
Sanırım farklı düşünende olabilir.

Normalde varlıklarda zıtlık aramam ama bir cevabı olsun diye
insan-hayvan karşıtlığını kullanabilirim.

Bu yüzyıllardır değişmeyen konu olan, insanı çözme derdinden oluyor.
İnsan olmak bahanesiyle yaşama devam ediyorsak;
yaptıklarımızın daha güzelini de yapabiliriz, bu yaşa kadar öğrendiklerimiz bizde gizli mi kalacak ? Saçmak gerekmez mi ortalık yere, sadece kendine mi saklayacaksın doğruları!
..
.
Mesela ilkokulda,
saygı, erdem, onur, fazilet, hoşgörü v.s. dersleri olmalı !
bu sayede farkımız arttıkça, insan-hayvan karşılaştırmasında ağırlığı, insanlık yönünde daha çok yükselebilir..

Son zamanlarda insani değerlerimizi kaybediyoruz
-Nerde kaldı o eski zamanlar, insanlık ölmüş
-Eğitim cehaleti alır eşşeklik baki kalır
isyanları bu nedenle artıyor.

Kullanımı unutulan ve tamamen insana has olan bu özellikleri öğrenmek,
çok zaman alabilir, büyük hatalarla öğrenilebilir veya tamiri mümkün bile olmayabilir.
Duygusal zekamızı, boşa çıkarıp
sadece beyindeki sayısal ve görsel alanla ilgili eğitim, yarım değil mi?
Küçük yaşta öğretilenler, yaşamın geri kalanında yaşanan tecrübelere çok katkılı olmaz mı?

Birbirine daha sıkı sarılmanın,
onurun, erdemlerle kuşatmanın tanımları, insan ilişkileri, Japonya da neden farklı? Onlarda, bizde insanken..

Bu yazı;
iş arkadaşını öldüren emekli öğretmen(Gebze),
kafa kesebilen gençler (Malatya),
hiç tanımadığına kin güden, sevgisizleşen, silah çeken (İstanbul-Ankara-Sivas-Çorum-Samsun-Trabzon-Edirne-Diyarbakır-Şırnak-İzmir v.s. ) her şehrin insanına..
sizler lütfen üzerinize alının !

günlerdir, yıllardır çok ağır yaralıyorsunuz insanlığı
bu yazı olup bitene sessiz kalamadığım çığlığımdır hepsi bu kadar.

Hayvanlardan farkımız var ve bu olaylara alışmak istemiyorum.

Cumartesi, Nisan 14, 2007

Davetsiz Misafirim

Bazı ilişkilerin başında büyük merak varsa ve keyif dolu başlamışsa hani
sonra hatıraları, sendeki izleri, nedensiz hatırlamalarla tekrarlarsa
yada ne bileyim ben unutamıyorum galiba.

Ç. ile hiç bir resmimiz olmadı.. Bu nedenle bu yazınında resimsiz olmasını uygun buldum.
Yaşamına dahil olduğum 6 aylık tanıklığımda, görsel hiç bir kayıt tutmadık.
Bu duyuyu kapalı yaşamak, birini tanımak unutulur şey değil.. İsterseniz deneyebilirsiniz.
İlk günden ,
Çok sesli müziği sevdiğimi bilen bir arkadaşımla sizin koronuzu dinlemeye gelmiştim.
Sonra hani konser arasında yanımıza geldin biraz konuşmuştuk, senin sesinin bir ara patladığını söylediğimde, gülmüştün.
Çıkışta lokanta ya gittik sen hasta olduğun için çorba söyledin, bende limon istemiştim iyi gelir dedim. Sanırım orda, bir çorba içiminde davetsiz misafirliğim başladı. Daha sonra, başka bir konsere gelmemi istedin "biletler bende var" deyip.

Sinemaya gittik filmin görüntülerini anlattım sanki daha önce yapmışım gibi.
Biliyor musun sinemaya giderken, nasıl seyredeceğimizi çok merak ettim ama bunu itiraf etmek yerine akışına bırakmak istedim.
Umarım keyfiyle görüntüleri canlandırabilmişimdir.

Taksimdeki koro çalışmaların için Altı Nokta Körler derneğine uğradığımızda, dünyana yaklaştırdın ilk kez
hiç bu kadar farklı görmemiştim ben hayatı.

Sana ev aradık tam iki hafta ve müthiş 3'lü ekibimizle, gezmediğimiz ev kalmadı
Evlerin birindeki basit pimapen pencereyi, kulbunu bulamadığımdan açamamış, yardım istemiştim, açma yöntemini keşfetmen emlakçıyı ve bizi çok şaşırtmıştı. Evet Ç. beni çok şaşırtıyordun..

Körler ve az görenlerin, çeşitli bilgisayar programlarını kullanmaları ve web sayfalarını incelemeleri için, ekranda görüntülenen bilgileri büyüten ya da seslendirilmesini sağlayan yazılımlarla tanıştım.
Monitörü kapalı PC de oyun oynamayı öğretmeye çalışmıştın ya,
ben hala o oyunda koşan adamı bile anlamadım :)

Hani Boğaziçi Üniversitesine gidip çimene yayıldığımız günün sonrası,
Üsküdar da evine gideceğin minibüs hattını ararken
gözlerini yanındaki için daha dikkatli kullanmanın ne kadar yorduğunu ilk kez o gün hissettim sanki yerinden çıkacak gibi ağrıyordu.
O güne kadar aslında nasılda gördüklerime odaklanmadan yaşadığımı öğrendim. Öğrenirken ne kadar yorucu olduğunu anlatamam.

Sen şu körebe oyununun hayattaki en gözde ebesisin.. Hep canlı, hep hareketli, koşardın ya elimden tutup, sana tüm edilgenliğimle uyardım bende. Bunun tehlikesini düşünmek istemedim hiç..
İstediğim zaten yaşamını hep zorlaştıran engellerin, olmadığını düşün ben yanındayken. Tut elimi koş
Evlenmişsin buna çok sevindim bilsem seve seve gelirdim nikaha. Evine gelmek istiyorum umarım adresini bulurum.

Benden daha vefalı çıktın bu gece, davetsiz çat kapı geldin. Hoşgeldin..

Cuma, Nisan 13, 2007

Cumhuriyet Yürüyüşü







Karikatürler, yaşadığın zamana alaycı bakıştır.
Evet her zaman varolana muhaliftir, mizahidir, düşündürür ..
Gel görki karikatürün varlık nedeni olan bu özelliği karikatüristin çilesi olur.. :)
galiba mizah yapıyor ve abartıyor diye çizerin yaşam şeklini zorlayarak gülenlerde var
bu komik olaylar yaratıcılığı arttırmaz mı?
var olun emi..!

Pazartesi, Nisan 02, 2007

Yazılar Baş Tacımız

En iyi blog

Hep merak ederdim sayfayı, yayınladığımdan bu güne kadar nasıl bir izlenim verdim. Öyle ya beni hiç tanımayanlar veya tanıyanlar okuyacak, üstelik çekinmeden içimdeki duygularımla konuşuyorum.
eniyiblog Nisan ayı yarışmasında, ilk 10 kişi arasına girdiğimi duyurdu.
İlginç bir deneyim oluyor benim için aslında hiç bir zaman bu şekilde iddialı olmadım.
Yazı yazan şunu bilirki! yazılarının her birini okunuyor, yorum alıyor görmek, zaten taç takmış kadar mutlu hissettirir.
Listede olmak; "EniyiBlog ekibinin beğenisi " demek
işte tüm merakımın yanıtı oldu bunu görmek.
8 Nisanda oylama bitecek, oylama sonucu bir birinci seçildiğinde bu merakta giderilmiş olacak..
Birçok başvuru içinde değerlendirmeleriyle listeyi oluşturan, EniyiBlog ekibine teşekkürler ..
Elemelerle seçilen bu güzel ilk 10' u, sayfalarındaki başarılarından dolayı kutlarım.

sanalkaralama.blogspot.com
melissa2.blogcu.com
darkfeza.blogcu.com
googleosman.blogspot.com
sessizsenfoni.blogcu.com
sevgisiir.blogcu.com
denizincileri.blogcu.com
eminedantelorgu.blogcu.com
ayla01.blogcu.com
izmirligozuyle.blogcu.com
Bu eğlenceli günlerde katılım sağlayan, tanıdığım tanımadığım herkeze,
hatıra olarak tacın parçalarında göndereceğimi iletmeyi borç bilirim.. :)

Pazar, Nisan 01, 2007

Şakacıların Günü

Bu günü unutmayan şakacılar Dikkat edin!

ve şakaya yakalanmış ama hiç eğlenmeyen sazanlar, tavsiyem Aman bu gün her şeye atlamayın!



1 Nisan şakacıların abartmaları ve yapılanların unutulmamasıyla hatırlanır.
Şakacılara özel bir tavsiye, becerebilinirse şaka madurunun gülmesi gerekir..
Yoksa bir ömür unutulmaz ve hep aynı şekilde anılırsınız :)

Ve kötü şakalananlara, tesbitim şudur ki !
olan olmuş ve şakacı çok eğleniyorsa
o dakikadan sonra bugün şakacıların günü artık, sizin değil .. :) sakın takılmayın