Pazartesi, Ağustos 27, 2007

Panayır yeri

Panayır yerleri veya Festivaller
şayet festival diye tam bir panayır yerinin ortasında kalırsanız, ikisinin ne kadar ayrı şeyler olduğunu görebilirsiniz..!
Gerçi şu anda Panayır kısmını değil, kısmende olsa festival aradığım için bu kısmı anlatmak istiyorum..

Heyecanımla, gençlik umudumla katıldım festivale

Nice efsaneler yaratan müziktir, Rock müzik..
yaşamı, felsefesiyle doğan, özgün bir müzik nede olsa.. İsyanı da, eleştiriyi de buluruz dinlerken Cem Karaca yı, Erkin Koray ı, Bulutsuzluk Özlemi'ni, Yaşar Kurt'u, Moğolları v.s.
ve bunlar birazda politiktir..

Eski örneklerinden yola çıkarak böyle düşünmüş olmalıyım..


Meğer herşey ne büyük hızla değişiyor, gördüklerim kısmına geçiyorum

Panayırdan seyir notları;

Tüm günümü, haftasonumu ayırmak istediğim yerde 4 saat durabildim..

evet kabul etmeliyim kısa vadede geleceği doğru öngöremedim :)


4 saatte en beğendiğim, anladığım, keyif aldığım ilk yer
Fransa dan davetle gelen, halen üniversite de akademisyen olan konuşmacı oldu..
Onun dinlemek içinde olsa, gitmek güzeldi! diyebileceğim, buna değen tek nedenim

Sorbonne Üniversitesi olaylarını dinleti şeklinde paylaştı bizimle. Üniversiteyi işgal eden, öğrenci hareketinin nedenleri ve sonuçlarıyla birlikte konuştuk
Hatırlayanınız vardır;
300 öğrenci tarafından, iş yasa tasarısını protesto etmek amacıyla işgal edilen üniversite, işgalin üçüncü günü polislerce boşaltılmıştı :)

Zamanın gerikalanı ise kendi yüzünü, 10 larca kez çivilemiş ve her çivisiyle kendini daha iyi zanneden, bildiğiniz kırmızı, mavi saçlı, marjinal olmak derdiyle apolitikleşmiş hatta kendi toplumunun farkında olmayanların daha çok bulunduğu bir rock festivalinde, gözlemle geçti. Gündüzleri nerde bu çocuklar sahi?

Sayın politikler görev tamamdır ..
Yüzler boyanmış,
çiviler çakılmış, piercing adıyla beynin en derinlerine,
konuşmalarda ise,
herşeye boşveeerrr..
1 milyonun vaar mııııı?
varılması gereken yere varılmıştır..

İşte umut vadeden yerden izlenimlerim,
içiniz huzurlu olsun çoktan görev tamamlanmış politik beyler..

haa bu arada benim gibi oraya umutla gelenleri farketmedim değil ama dedim ya 4-5 saat yetti bana..

tüm olup biteni anlayamamışta olabilirim
belki çok derinler farkedemedim
belki de kötü bir rüya !

Cuma, Ağustos 24, 2007

Barışa Rock Festivali

BarışaROCK
Hep ne yaptığımı anlatacak değilim ya
biraz da haftasonu planlarımı anlatayım; çok eğleneceğim, güleceğim, yorulup çok mutlu olacağım.
Gezi planım, Bahçeköy e gitmek.. hepiniz davetlisiniz üstelik
gelin gezi hikayemizi birlikte oluşturalım..

Bu bir konser DEĞİLDİR, bu bir FESTİVALDİR

Irkçılığa, işgalciliğe, Savaşa, Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ)'ye, Yasaklara, Cinsiyetçiliğe, İMF'ye, Nükleere, Özelleştirmeye, Homofobiye, Milliyetçiliğe, çok uluslu şirketlere, Militarizme, ÖSYM'ye .

Barışa Rock bunlara karşıdır..
En önemli özelliği ise dünyayı seviyorsan sende buraya ek yapabilirsin

Festivale girmek, bu grupları dinlemek tamamen ÜCRETSİZDİR,

Festivalin Sahne Programı:
Cumartesi
12:00 The Blow Up's (İngiltere)
12.45 Erdal Bayrakoğlu
13.30 Gevende
14.15 Kara Güneş
15.00 Çilekeş
15.45 False in Truth
16.30 Deli
17.15 Çamur
18.00 Zardanadam
18.45 Demirhan Baylan
19.30 Aylin Aslım
20.15 Işığın Yansıması
21.00 Moğollar
21.45 Mehmet Ali Alabora konuşması ve Savaşa Karşı Ses Çıkar
22.00 Mor ve Ötesi
22.45 Final

Pazar
12.00 Pinhani
12.45 Yolgezer
13.30 Soulitary
14.15 Koma Revşen
15.00 Kara Kedi
15.45 Anima
16.30 Catafalque
17.15 Nidal (Suriye)
18.00 Turgut Berkes
18.45 Redd
19.30 Demir Demirkan
20.15 Yaşar Kurt
21.00 Kurtalan Ekspres
21.45 Kardeş Türküler & BGST
22.00 Bulutsuzluk Özlemi
22.45 Final

Salı, Ağustos 21, 2007

Benim Kokularım

Goddess Artemis beni mimlemiş, hemde öyle böyle değil :)
konumuz, kokular olunca aklımdan bir sürü şey geçti..

Kokuları severim, iyi yada kötü olsada; bazen kötü kokması da uyarı değilmi!
kokular nede olsa duyumsatır, ifade katar, anlamamızı sağlar..

Yediğim herşeyi önce koklarım şu an bunu yazıyor olmak komikde gelse,
tabii menüden seçerken çoğu zaman bunu yapamıyorsunuz..
sadece öğle yemeğini alırken, açık büfedeki zeytinyağlılara karşı bu muameleyi yapabiliyorum koklamadan zeytinyağlı alamam.

Bence bu ne yiyeceğini anlamakta çok kolay bir yöntem, gerçek lezzet kokusuyla bütündür ve o anda anlamlanır.

Kim sevmezki bostandan alınan hormonsuz ve taze domates, biber, kavun, çilek kokusunu ..

Fırında yeni çıkan taze ekmek kokusu, daha bir iştah katar yenilen beyaz peynir, zeytine..

Deniz kokusu, benim için çok güzeldir ayrıca ruhuma iyi bir dinlenme etkisi yaratır nede olsa kıyı kenti çocuğuyum..

Yağmurun, toprakla buluşmasındaki aşkla birlikte çıkardığı kokuyu, kim sevmezki! bu ikilinin birlikte yaydıkları koku, baharda dahada anlamlıdır. Canlılık katan, insanı sokağa vuran cinsten..

Koku bazen daha ön planda ve güzel olabilir;

Izgara, kebap kokusundaki gibi yerken daha fazla lezzet bekletir bunu herkes bilir ..
Kahvenin afrodizyak etkili, davetkar kokusunda da yüksek etki vardır.

Gündelik kullanımda Protex sabun favorim vazgeçemiyorum..

Çıtır çıtır yanan ateşin de kokusu vardır, hele birde o ateşi çıra ile yakıyorsanız. Ya peki önce çırayı kokladınız mı? kokusu hemen ayrılabilir, özgündür.

Kişisel bakımda kullandığım kokularımda, sabit bir marka veremiyorum.. çok parfüm değiştirdim.. daha çok fresh kokulardan hoşlanıyorum.. hiç bir koku tenimde 5 saatten fazla durmadığından, eninde sonunda kokusuz kalırım.

Tam olarak kaybolmuyor aslında

fakat şöyle koridorlardan geçtiğinde, buram buram, iz bırakan biri değilim, uzun süre parfüm kokamıyorum.. yinede severim her ne hikmetse !..

Victoria Secret body splash lar, hala gözdem.. hıı birde YVES' in vücut losyonuna bayılıyorum (Hindistan Cevizli)

Özellikle abartılı, baharatlı olmayan erkek kokuları da favorimdir :)

Son olarak; hiç hoşlanmasam da kokusuyla aklımda kalan bir şey daha var.
İğne, kan alma yada aşı dan sonra pamuğa sürülen, alkollün kokusundan çok hoşlanırım.

Artemis'in de dediği gibi; bizim oralarda davete icabet etmemek, ayıp sayılır..
Şimdi son olarak pas atmak gerekiyor evet sıra sizde---->
Dogaylabasbasa
Elif
Hüssoloji
KumHavuzu
Nirvana
rehav@
Torkunc

Cuma, Ağustos 03, 2007

kül rüyası


konuşma aramızda mı geçti sadece, yoksa içime bir ileti miydi? anlayamadım.

çok uzun zaman geçmiş, yeniden başlama mı? telaşını bile yaşayamadım!
bunu yeniden, yüreğim kaldırmıyor.. nedense güçlü bulmuyorum bu gelişini..
( ..)
yinede akıl;
gönlün hezeyanını yaşar, anlatır, derdini dinler, vefasını sunar, anlamaya çalışır... ya gönül!
bir tıkırtı duydum geçmişimden, arşivimin tozlu ve en arkadaki raflarından
arkama döndüm aniden, bir anlık gezintimde;
uyanık yada uyurken, o en sık gördüğüm, içinden çıkmadığım rüyalarımı karıştırıyordu biri
çok sessizdi, sensin işte geldin.. sonra aniden kayboldu.

O geldi. bir şekilde karşımda oturan oydu biliyorum... birden bu soruna, sonuç koymak istedi.

ve hep öyle kalsın gülüşleri dedirdi içimden biri,
küllerinin altında, her yerinin ne kadar yandığını farkeden, korkak biri, başka ne yapabilir?

elçiye ve dahi kimseye, ateşin koruyla zeval etmeden.. uzaklaştı..

Perşembe, Ağustos 02, 2007

Alev Alev

alev alev yanıyorum

Buzlarım çözülüyor aşka

Gardım düşüyor, tutamıyorum

Korkuyorum bakışların çarpınca bana

Birbirimize birkaç aşk kadar geç kalmış olmasaydık

Hep yanlış gidenlerin ardından yorulmasaydık .....

Sen ışığını arayan güzel günebakan

Ben tozuna dumanına hasret bir enkaz

Alev alev yandığım doğru

Küllerinden doğar mıyım sana doğru

Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum

Yerdeyim Sendeyim

Al beni Ne Yaparsan Yap!..


Feridun Düzağaç