Pazar, Ekim 25, 2009

HAYAT YAPAYALNIZ BİR HIÇKIRIKTIR


Hayat hep kendini tekrarlayan yapayalnız bir hıçkırıktır

herkesin yüreği kendine yanılsama ve filler mezarlığıdır

söz çoğu zaman çentik atar kanatır yürekleri

ve zamanla yüzler sözlerin mezar taşları olur

işte bu, çokça ölümdür ama ölümlerden hayat bulmak gerektir

gerçek olan dolanan dildir, sarhoşluk değil

bazen de gerçek olan sarhoşluktur, dolanan dil değil

günler çok uzadı ömürlerse çok kısa

öpüşerek buluşmalar, öpüşerek ayrılmalar nedense çok sıkıcı

artık insanlar kendilerini kanatarak arasın ve bulsun

çünkü artık eller, yüzler, gözler, yürekler gibi mevsimler de bitiyor

çünkü artık parça parça ve yavaş yavaş insan bitiyor

insan o gizli ve kirli yanlarını ortaya çıkartsın ve kanatsın artık

kanayan yüzlerde yanılsama değil, gerçek insan vardır çünkü

oysa üstümüze yapışan hiçbir şey kendimizin değil

aslında hiçbir insan kendisi değil, hiçkimse gerçek insan değil

artık insanlar birbirlerinin gözlerinin içine ne kadar baksalar da

gerçeği ve içtenliği göremezler

ama yine de herkes duymak istediği şarkıyı dinler kendini aldatarak

çünkü her sahte buluş gerçek bir yitiriştir, zamanla anlaşılır

Kordon'da sefa yaşayanlar her gece veremdir aslında

alkolle büyütülen yalan ve yanlışları, en büyük mutsuzluklarıdır aslında

her gece yaşanan yavşaklık, ertesi güne aktarılan büyük doyumsuzluklarıdır aslında

ne yazık ki herkes herkese küllerini bağışlayabiliyor artık

herkes herkese iğreti bir emanet artık

herkes herkese yakınlaştıkça uzaklaşıyor artık

kimse kimseyi aradığı yerde bulamaz artık

herkes birşeylerini birilerinde unutur ya da yitirir artık

herkes birilerine sarılırken korkuyor artık

her söz inceliksizlik, her dokunuş içtensizliktir artık

herkesin çığlığı korkunç bir yalnızlık artık

kimsenin sesi kimsenin sesine değmiyor artık

bu yüzden oturup alkol akşamlarında gizli gizli ağlıyorlar

herkesin her konuda bilge olduğu bir zamanda hiçkimse mutlu değildir aslında

soytarı bilgelik hiçbir zaman mutluluk getirmez çünkü

artık herkes gizlice bir iç kanama yaşar usulca

gözler artık sadece göz, diller sadece dil, eller sadece eldir artık

her şey sentetik, her şey plastik, her şey metaliktir artık

işte bu yüzden mutsuz ve yalnızdır insan

işte bu yüzden bitmiştir...

bitmiştir insan.

Salı, Ağustos 25, 2009

3.Nesil Korkularım

Teknik paranoyaklaşma !..

Teknolojiyi yazarsam belki hafifletebilirim biraz kendimi.

---------
Görüp, duyuyoruz... internette, telefonda nesiller(imiz) büyüyor.

Belki de yine 3 ün (3G) kerametidir!
3. nesilden birçoğumuz daha çok bu yıl haberdar olduk. Hatta devrim niteliğinde olan değişimin başlangıcı deniyor bu nesile.




İnternette 3.G (Web1 Yeşil yarım daireyle Web2 Turuncu yarım daireyle Web3 Mavi düz doğruyla sembolize edilmiş.)





İnternet sayfalarına ilk sörf yaptığım tarih, 1997 . O da, tıkla geçten ibaret.

Bunun yerine facebook, youtube gibi sayfalar ve dahi blog yazma (2G) 2. nesil internet olarak geldi geçiyor.

Burada tıkla geçten bir adım öteye geçtik, sanal iletişimler kurduk;

Bazı kusurlu hallere kızsakta;
anlattık , günceler yazdık, dostlarımıza resimler gönderdik, kamera görüntülerimizi açtık !

Teknik olarak sanal sayfa olarak görmemeye çabuk alıştık. Zamanımızı, hayatımızı koyduk içine. İnternet değişiyor ve değişim de hız kesmiyor
zararlarına karşı aile filtreleri, kısıtlamalar, resmi yollarla sayfa kapatmalar yaptık. Bundan korkardım da şimdi 3 G internet daha da kocaman birşeyler yapacak

Çocuklara İnternetin 3G (Generation) sinde hayat vaadi var. Şu anda da başlangıcını gördüğümüz, 3. nesil internete dikkat.. Sanal hayatla, gerçeği birbiri içine daha da kenetleyebilir. Gerçekliklerimiz ne olacak bilemiyorum. Bunun zararlarını yaşadıkça, yeni yasalar, yeni kapatmalar bunlarla mı geçecek yaşam?

Cem Garipoğulları mı türetir bu teknoloji?

İnternetin yararlarından iyi bir iş çıkaramayan insanoğlu, ruhunu sanal alemlerde nasıl büyütecek? Her suçu işleyene, çocuk veya yapılana cinnet mi diyeceğiz?

Yavaş gelin, Korkak biriyim ben.

-------------

Nano teknoloji; insanlığın yaşam kalitesini artıran, yeni farkediş

Yepyeni bir yaşamın kapısındayız. Nano ne bir maddedir, ne bir şeydir. Sadece bir ölçüdür. Ölçünün küçültülmüşüdür.

Mesela; Nano metre, metrenin milyarda biridir. Gözle görülemeyecek kadar küçük olan nanonun, yaşama yansıtılmasıdır.

Nanoteknolojik boyayla evimi boyadım bu yıl. Kirlenmeyen, uzun ömürlü ve bakterilerin üremesini önleyen özelliği var.

Deterjanlar çok küçüldü. Çamaşırlar için 20 kiloluk deterjanları taşıyamazken, artık vitrinde bu ağırlıkta deterjan kalmadı.

Otomobil, yakıt tüketimini yüzde 20’ye kadar azaltan araç yağları,

Ayak kokusuna son veren, antibakteriyel ayakkabı tabanı.

Sanayide meydana gelen devrim sayılan gelişmeler; buharlı makinenin icadı, motorun icadı, İnternet’in geliştirilmesini takiben şimdi de dördüncü basamağı oluşturduğuna inanılan Nano teknolojinin aşamalarını takip ediyor.


------------

Baz istasyonları kurulsun , cep telefonları, radyo-televizyon v.s.

Nano teknolojiyi araştırma geliştirmeye devam, tasarruflu ampuller kullanalım tavanlarımızda da, tekstilde kullanılan nano kumaşlar giyelim tüm teknolojiye tamam diyelim ..!

Yeni yüzyılda artan kansere karşı nasıl korunacağız?

Gelişen teknoloji nin canlılara verdiği, bilinen bilinmeyen tüm zararları için çalışan kaç kurum yada kişi var?

İnsan sağlığı için çalışanların ürettiği ilaçlar da, kobay hayvanlar veya insanlar üzerinde test yapılır, hatta yetmez belli süre geçmesi beklenilir.

3.4. nesil teknolojiler için çıkar sahibi herkes;
ortak yaşadığımız evrende ki herşey (insanlar, arılar, kelebekler, kuşlar,doğal denge ) daha çok telef olmadan, zararı aza indirecek bir kaç önlem almaya çalışmalı ve iyi niyet göstermelidirler.

Nesil korkularım oluştu ve ben, korkularımı ancak bilgiyle yenebiliyorum
Tüm dünya için gerekli tek şey teknoloji mi?

Cuma, Nisan 24, 2009

goddess-artemis e

İşsizlik, Sözde Ermeni Soykırımı, 23 Nisan yazılarını,
Sisterhood larınla konuşmalarını, bazen de yazarken bile özlediğin canının ichini
dizelerine dökmeni görmeyi beklerken,

http://goddess-artemis.com/ a bağlanamadığımda, Artemisin geçici bir tadilat yaptığını düşündüm de, spam sayfa listesine ekleyeceklerini hiç düşünmedim :)

iyi niyetimden sanırım bazen kendime şaşıyorum

İçim çok rahat çünkü haberi yine Artemis verdi.. Düşünceli zarif dostum :) sayfanın tekrar açılacağını bilmek çok güzel.

(sadece kafaların da) sorun yaşayanların, sayfayı kapatma tavrına ne denebilir ki..
bu tarz algılarımız var ve ancak ne yaptığımızın farkında olana kadar da geçmiyor..
insanoğlu, farkına varınca ancak duvarlarını yıkabiliyor, zincirlerini kırabiliyor..

Sen
kimseye göre değil, beğenilere yönlendirmelere göre değil,
"bu yazım çok güzel oldu bir sonra ki daha kusursuz olsun" tavrını taşımadan sadece

özgünlüğüyle gelişen, gezen dolaşan, paylaşan birisin
ve böyle biraz daha güçlenirsin ancak

çok bilen biri olmandan çok, aktaran biri olmanı sevdim.
velhasıl ben seni hep sevdim

http://gaddesu-arutemisu.com/
http://goddess-artemis.com/

Çarşamba, Nisan 15, 2009

torkunç a

yorumlardan, harika haberler vermiş torkunç :)

sigarasız 3. gün demiş, anlatmazsam bir kaç söz etmezsem olmaz, kendimi tutamam :) çünkü 3 önemli

Nikotin gitti, bitti torkunç müjdemi isterim :)


en zor günlerdir.. kendimden biliyorum
sigara içmediğin için kimseyi dövmedin, kendini duvarlara vurmadın dimi ! aklına gelecek tabii, bunu biliyorum.. benimde hep aklımda,

canım istemiyor yanlış anlama olur mu? merak etme,

kardeşim dahil çevreme, sigara kullanan herkese anlatıyorum,
vakit ayıramadığıma, kitabını hediye ettim..
bu sayede bırakanlar oluyor, onlar bana anlattıkların da heyecanlanıyorum

hep aklımda yani ama bu canım istiyor demek , değil r a h a t o l,


ne yapacağını bilmediğin zamanlar da, h i ç b i r ş e y y a p m a bu da son öneri


kendi deneyimlerimi de katarak yazıyorum biraz
bence bu yola çıkan herkes, hayatlarının en güzel kararını,
bu işi yapanlar, hayatlarında ki en güzel işi yapıyorlar.

Bu öyle küçük bir bağımlılık ki (alkol, eroin i düşününce) 3 günde kendiliğinden bitiyor.. Kimsenin yardımına ihtiyaç duymadan içmeyebiliyorsun


Sonrası sadece, önyargı yada özel dizayn edilmiş hayatımıza yerleşen reklam oyunlarını farketmek


ister fakir ol, ister fukara yemeklerden sonra iç bir sigara
filmde askerin ölmeden önce, bir sigara içmesi
idam olan adamın son arzusu v.s.


hepsi yalan dolan ve dahi gizli reklam malesef
hayatımıza çok giren bu yalanlar, bizim bile farkındalıklarımızı yok ediyor buna inanıyoruz..
Bu tarz yalanlardan bir kaçını düşünsenize, ben yalan söylemem diyene de inanmam.. öyle yalanlar var ki! duyan da bunu duymaya, inanmaya hazır :)

Misafirseniz
-ay bunu saymam yine gelin
-kalkmasaydınız ne güzel oturuyorduk

Seçimlerde
-işsizliği ,enflasyonu çözeceğiz
-herkese 2 anahtar

Trafikte
-Kırmızı ışıkta geçtiniz polis çevirdi .. vallahi sarıydı :)


.....


..


.


hala içenlere bu sözler torkunç,
sistemde değilim artık :) ve 3 ay oluyor kurtulalı...
koca bir tuzak bu aslında, burdan bakıyorum artık sigaraya da


3 gün sensin

3 ay ben

3 yıl olmak var sırada :)

Cumartesi, Nisan 11, 2009

Sorma ne haldeyim

Bu sayfadan, yazılarımdan, kimseye seslenmiyorum ve burdan çözüm aramıyorum
yaptığım sadece yazmak, anlatmak
sessiz, içimi çok açmayan kimliğimi, içe kapanmalarımı çözmek,
sayfanın tek amacı da bu

Yazmayı seviyorum, boş vaktimde ne yapayım ?

1- çıkıp alışveriş yapayım :(
2- evde oturup blogları okuyayım tekrar içimi dökeyim klavyeme.. :)
3- tüm gün tv seyredeyim.. :(
4- elime kitap alıp, bir bank bulabileceğim deniz kıyısına mı gideyim :)
v.s. aklıma bir sürü şey geldi .. bu sefer 2 yi seçtim

içimi döküyorum bazen, o kadar ! kimseye yazmıyorum aslında, sadece kendime
kendimi tanımaya, bir yol buldum
yine öyle doldum ki ! yazıyorum kendime
çoğu zaman o kadar acizim ki
hiç bir şeye engel olamayacağımı biliyorum..
çoktan öğrendim.. olacak olan, oluyor
ufak hatalar düşünüyorum, kesin diyorum benim de katkım vardır
inandığım arkadaşlıklarım bitti bazen :( yanlış anlamalardan sanırım ama farkettim ki ben uyurken olacak olan olmuş yine,
bazılarıyla sebepsiz kötü olduk, biraz sincaplık var özümde, başımı dik tuttuğumda, istemeden oluyor biliyorum ve hiç üzerine gitmiyorum, :( geçerli sebep bulsam düzeltirim belki ama daha acı bişey var ki,
anlayamıyorum bile bazen.
şimdiye kadar kaç hatam oldu ? pek çok kişiyle ne sorunu yaşadığı mı? kişilerin kim olduğunu?
hatırlamıyorum. haa keşkelik bir durum yaşamadım da, oldu ama öylece, zaman içinde ..
yüzlerini, seslerini bile unuttum.. ama atlattım, geçti herşey gibi...
üzüntümü unutmamak ve tekrarlamamak için yazdığımı söyleyeyim
hepsi bu, miyaaawww


Üzgünüm

hatalarım dan genelde rahatsız olmazdım..
zamanı geri alamam ya, oldu işte! der,
hatamı telafi edecek kendime özgü yolu arar, çareler dener, atlatırdım.

yada,
diyetini ben verebilirdim, fatura sadece bana kesilse sorun olmazdı.
yaptığım hata canımı çok sıkıyor..

tek kişilik hayatın, belki sorumsuzluğumun sonucudur
üzgünüm
öğreniyorum

Pazar, Mart 29, 2009

Seçenekler


-Ananı da al git..

-Anamızı, bacımızı alıp gittik

Çarşamba, Mart 18, 2009

İrade Saçmalığı


1995ten bu yana malesef sigara kullandım . Bir oda dolusu sigarayı içmiş olmalıyım belki daha fazladır. Bir sürü bahaneyle, içecek bir sürü yer ve zaman verdim. İrade dediler 2 kez bıraktım ama içmeye geri döndüm . Ne denirse inanıyordum ..
Bırakmak istedim, azaltayım dedim.. nerelerde içip azaltabilirim ? dedim
Kahvenin yanında sigara güzel olur
Yemeklerden sonra sigara illa
Sinema arasında sigara
Alkolle sigara
Yatmadan önce sigara
Hayatta keyif veren her şeyde yazmışım değil mi? Bu zamanlar da olmazsa olmaz, sadece bu zamanlar da içersem azaltmış olurum dedim.
Bir de Ligth içerim hatta light değil slim dedim..
Kutunun yanında yazan zifir değeri, sağlıklı sigara içmek oldu :) habire karar aldım. İçtim kutu kutu, farklı tadlar aradım
Konsantre olmak için,
Sinirlerin yatışmasında içmeye devam ettim..


İradesizim dedim
Keyif alıyorum dedim
Sebebim yok dedim bırakamadım..
Daha çok, sigara içmeyenlerin sigaraya tepkisini umursamadım !
beni en anlamayanlar onlar, diye belki.. Üzgünüm!
Ne ki, terapi grubuna katılana kadar... farkında olmadığım bağımlılıkla artık tanıştım..
Beni bana anlattılar, sigarayı kötülemediler.. 45 dakika anlatıp 10 dakika molalarda sigarayı lütfen için dediler.. 1 günlük toplantı, toplam 6 saat sonunda bitti..
Bilgi; irade saçmalığının, korkularımın üstesinden geldi.
nerdeyse 2 ay olacak 21 inde hiç bu kadar rahat bırakabileceğimi düşünemezdim..
Şiddetle öneririm ..
Hiç bir şey kaybetmiyorsunuz, nolur korkmayın, rahat olun..
%100 başarılı bir uygulama..
Tiksinme yok,
İğrenç resimler yok,
sadece
sigara- insan ilişkisi, önyargılarımız, şartlanmalarımızı dinleyeceğiniz, sizlerle aynı durumda insanlar var..

Salı, Şubat 10, 2009

Etme




belki seni görüyorum, sen de beni görüyorsun..
görünmek her zaman delil değil, gözümün görmediği bir sürü şey olabilir

yada gözümle gördüğüm, delil mi varlığına ?

Varlık sınavında herkes seçilmiş ve bunun bir nedeni var, bir amacı..
belki bunu bilmeden ölmenin acısıdır birçok ölüm acısı

Tesadüf diye bir şey yok! bize yaşama fırsatını veren hiç bir şey tesadüf değil

Salı, Ocak 20, 2009

Yönetilmek mi?


Hayat ve İş hayatıma sadece bir noktadan bakmak istedim. Konu çok başlıklı ve dağılabilir diye özenle uzatmamaya çalışıyorum.
13 yıldır tam zamanlı çalışıyorum ve gördüm ki;

Çalışan, işveren açısından anlaşma demek, daha çok güçlü olanın elinde olmak demek.

Bu günlerde büyük, organizasyon değişiklikleri yaşıyor, dünya ve işyerim.
Neyin değiştiğinin tam farkında değilim. Tam ortasında kaldığım için ve basma kalıp laflar yetmediğinden, ne olacağını anlayamıyorum.

İşyerinde; Ekibimizden en eskileri veya fazla buldukları yöneticilerin işleri bitiyor. Sanırım ekonomik kriz sebep gösteriliyor. Değişim her zaman var.

Yaşamda; Ben LCD TV, araba, koltuk v.s aldım diyelim. 1 yıl sonra fiyatı düştü diye eskisini atıp yenisini almayı düşünür müyüm?

İnsanların bu zor günlerde; kendilerini değersiz, vazgeçilebilir hissetmeleri çok acı.. Hani ekip arkadaşlarımız değerliydi? Değer ne demek?
Ahlaki değerler yada
değer kavramı; yeni değerler üretme, düşünme yeteneği mi?

İşyerimde değerlerin tanımı acayip, yüzün kızarmadan yalan söyleme yeteneği mesela, ne kadar tiyatralsan o kadar yönetici olabilme yeteneği, değer.. Konuyu dağıtmamak için ahlaki tarafını yazmayacağım. İnsan yönetmek, talimatlara
Performans denen kavramı, maddi dayanaklara dayayan ve en yükseğine böyle çıktığını düşünen
Bunu yapanların adı yöneticidir, iş tanımı angaryadır.. Bence..

Ben kendini yöneten, yada kendi yönetimini öğrenecek nitelikli insanların gerekliliğine inanıyorum.

Bu insanlar; sorumluluk alır, geliştirir, kaynak bulur ve kararlı şekilde uygularlar.

Bir sürü Lider ve Koç çalışan olabilir yönetici olmasına ne gerek var?

İşyerlerinin her çalışanını, bu profile kavuşturma mücadelesi olsa çok daha hızlı yol alacağı, değerleri yaşayan çalışanın tam doyumla çalışacağını düşünüyorum.
Tek önemli olan, hangi okulu, nerde bitirdin olmamalı
Kişisel yetenek, ahlak, beceri, sorumluluk alma, yaratıcılık, çalışkanlık ve daha sıralanabilecek bir çok değer var
Çalışanlara eğitimleri sonunda sınav yerine, projelerde görev verip aldıkları eğitimlerin pekişmesini, kişisel güç katmasını önemserseniz, kendini tanıyan, olgun insanı yaratabilen başarılı işyerleri, bunların başına yönetici koymadan çalışabilir.
Çok daha yüksek performans alabilir. Şirket kar eder. Buradan çıkacak kazanç, maaş zammı olmasa da her kişiye ayrı ayrı kar sağlar, sömürmeden çalışmak olur.

Pazar, Ocak 11, 2009

Anlamak Bilmek Tanımak

Canımın can ı ! Gel, bakalım..
Anlamak - Tanımak - Bilmek üçlemesinin içinden çıkabilecek miyiz?

TDK daki anlamları;
Anlamak

1 . Bir şeyin ne demek olduğunu, neye işaret ettiğini kavramak: "Yıldızın hemen altında, namluya benzer bir başka şekil var, bunun bir tabanca olduğunu anlamakta gecikmiyorum."- A. Ümit.
2 . Yeni bilgileri eskileriyle bir araya getirerek sonuç niteliğinde başka bir bilgi edinmek.
3 . Sorup öğrenmek.
4 . Doğru ve yerinde bulmak: "Hani bunu anladık ama!"- .
5 . Birinin duygularını, istek ve düşüncelerini sezebilmek: "Kabul etmeyeceğini ben daha o gün anlamıştım."- M. C. Kuntay.
6 . (-den) Bir şey hakkında bilgisi bulunmak: "Hele bir de denizcilikten anlamıyorsanız su üstünde bahadırlık göstermek yerine beceriksizlik göstereceksiniz demektir."- İ. Özel.
7 . (-den, nsz) Yarar sağlamak: "Bu ilaçtan hiçbir şey anlamadım."-
Bilmek

1 . Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak: "Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu."- A. Ağaoğlu.
2 . (-i) Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmak: "Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz."- B. Felek.
3 . Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek.
4 . Tanımak, hatırlamak: "Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?"- H. R. Gürpınar.
5 . Sanmak, varsaymak, farz etmek: "Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir."- R. H. Karay.
6 . (-i) Sorumlu tutmak: "Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim."- .
7 . İnanmak: "Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku"- N. Cumalı.
8 . (-i) İşine gelmek, uygun bulmak: "Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?"- .
9 . -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluşturur: "Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek."- .
10 . (-i) Saymak: "Teşekkürü borç bilirim."-
Tanımak

1 . Daha önce görülen, bilinen bir kimse veya şeyle karşılaşıldığında bunun kim veya ne olduğunu hatırlamak: "Zarfın üstündeki yazıyı hemen tanıdı."- H. E. Adıvar.
2 . Daha önce görmüş olmak, ilişkisi bulunmak, bilmek: "Onu bir de eski polisler tanır."- S. F. Abasıyanık.
3 . Bir kimse veya şeyle ilgili, doğru ve tam bilgisi bulunmak: "Sincapları yakından tanırım."- A. Haşim.
4 . Bilip ayırmak, seçmek, ayırt etmek: "Oğlan süngerlerin çeşidini zehir gibi tanıyordu."- Halikarnas Balıkçısı.
5 . hukuk Varlığını kabul etmek.
6 . Boyun eğmek, yargısına uymak, saymak.
7 . Sorumlu bilmek: "Ben arkadaşını tanımam, alacağımı senden isterim."- .
8 . Bir şeyin yapılması, bitirilmesi için belli bir süre vermek: "Ona borcunu ödemesi için üç günlük bir süre tanıdım."- .
-----------------

Sözlük açıklamaları, ne kadar yakın ve iç içe, birini anlatmak için diğeri kullanılmış... Bu kelimeler, hayatın karmaşasında hep karşımızda..

Hangisi daha zor veya uzak kalıyor; tanımak mı? anlamak mı? bilmek mi?
Yazıyı kurguladığım zamandan beri, bir tek bu konuda net olabildim; bilmek en başta geliyor çünkü herkes bilir.
3 yaşında çocukta; kadını, erkeği, ağlayanı, güleni... bilir, arabayı, masayı, sandalyeyi, giyimi v.s. bilir.

Tanımak, Anlamak daha sonra, daha uzun bir yol çizdi bana..

Kadın kadını, erkek erkeği, tanır yada anlar mı?
Yada erkek için kadınla yakınlık, kadın için erkekle yakınlık, neden daha kolay olur bazen ?
Anlama ve tanıma ne kadar azsa, daha kolay herşey çünkü kendi deneyimlememiştir,
kendine dönüp karşılaştıramaz ve sadece inanmak kalır..

Tanıdığına inanmak, anladığına inanmak..
İnanmak varolmaktır o zaman..

Ben kavramı dahil, bu iki kelimeyle alt üst olmaz mı?
-Ben kendimi tanımıyorum,
-Ben anlamıyorum, neden böyle yaptığımı?
-Bir kendimi anlasam her şeyi çözerim. :)

Demek ki ne kadar içinde olsak da aldanmak mümkün..
Demek ki yaşarken, zayıf anlarımız da sadece inanmakla ayakta kalmak mümkün

Şu kalıyor geriye inandığımız şeyler için yaşamak

Gerçek hayattan düşününce, garip bir şey yakalıyorum..
İnsan kolayı seçerek, kendine benzer nitelikte arkadaşlara sahip oluyor.
Kendi gibi inanan mesela.. Kendi gibi düşünen yada..
Ortak noktalar ne kadar çoksa, o kadar rahat bir yol çizebiliniyor, yada iş hayatında daha uyumlu çalışmayı sağlıyor..

Birine yakınlaşmanın sırrı değil bu, kolay yaşamı tercih etme.. Kendimizle bile bu 2 kavramda kavga ederken, başkalarıyla kavga etmemenin çıkış yolu..
Bunu alt benliğimiz biliyor ve kullanıyor..

Şunu yapabiliyor muyuz?
Her sabah kalktığımızda ben kimim diyip, varlığımızı tekrar yeniden kodlayıp güne başlatabiliyor muyuz?
İmkansız bu, tabiiki yapamıyoruz.

O zaman inandığımız şeyler için yaşayalım ama kimsenin inandığı şeyleri değiştirmesini bekleyerek değil..