Cuma, Haziran 30, 2006

nerdesin? kimsin ?



Bir çok yolculuk gibi şu hayat..
nerdesin? kimsin? derken başlıyor insan insanı tanımaya
ben kendim hakkında merak edilen cevapları verirken, kendimi arka planda tutup izlerim hep..
sonra bırakırsam akışınaa.. kocaman duygularla dolu ilişkiler başlar çünkü böylesi tarzım..
kendisini görmemi destekleyen birini bulmak iş ve hayat yoğunluğumda pekde sık olmuyor.. lafın kısası ..

şu sıralarda birde kendime dönüp kendini değiştiren biri oldum çıktım
bu şartlarda..
baktım kimse kendine bakamıyor.. :)
ocaktan beri yazageldiğim bu ufak weblog um başka bişey .. sevdiğim bir çok şey arasında oldu..

şiddetle tavsiye etmiyorum ! kişisel bir sayfa ve eminim bir çok hatayla dolu
fakat buraya girerek kendi notlarımı görebilmek tabii şahane..

ne zaman ne düşünüyor veya o an yaşadığımı anlatmak istiyorsam yazmaya başlıyorum.. bazen bir resimle coşar oldu kalbim,
bazen geçmişi hatırlatan herhangi birşey,
bazen ağlıyor bazen gülüyorum kendimce işte.. sanalda olsa yapmak keyfiyle

sanırım bu yazılar beni ele geçirdi ..

beni bu konuda destekleyen, iteleyen iki sevgili dostuma hitaben..

yüreklerinizden kocaman öpüyorum..

Salı, Haziran 20, 2006

Sahnede Zaman




Zamanın içinde bir ağaç oldu.. yaşamı destekleyen doğa başlangıç yaptı
yaşlandı kurudu sonra tam orta yerinde sahnenin
çevresinde hayat saçan dallarıydı sanarak ve zaman hiç durmadı

bir insan doğdu zamanın bir yerinde
zamanla havalandı olduğu yerden..
tüm çıplaklığını serecek kadar güvendi kendine bazen..

bazen çıkmak ta buldu çözümü !
verdiği cesaretle ilerleyişinde ve esaretinden zamanın

ne kadar güçsüz olduğunu gördü bu zamanın karşısında
çok tiyatral bu sahnede sonunu gördü
sona adım atarak yokoldu yalnızlığında..

dimdik çıplak ağaç gibi..
zamanını yaşadı ve sırasını bıraktı başka bir başlangıç için ..

şimdi zamanın neresinde oluyorsam olayım farketmez
şapkamı önüme koydum.. sonu dimdik olacak kararım kesin!

resme bakarak bunları düşünmekten alamıyorum kendimi..

Cumartesi, Haziran 03, 2006

Değişiyor Anlamları




Çocukken güzeldir saçsaça kavga..
çünkü bu sadece kavgadır hiçbir yükü yok! kızdığın sinirlendiğinde yapılan bişey.. sonra unutulur çünkü eşittir kavgandaki sana (çocuklukta)

ve sobada ısıtılan ayaklar, yanan çorap kokusu güzeldir bu kadar basittir.. ısıtmanın keyfi olduğundan akılda çorap bir anlam taşımaz,

çamurda oynamalar çocukken keyiflidir..

koltukta zıplama oyununda, yayların fırlamasını dert etmezsin o zaman sadece tümüyle oyundan ibaret olan yaşamda..

sevmediklerinden de koşarak kaçarsın.. pazar günü çamaşırların yıkanma saatiyse yada okul bitiminde hızla oyuna koşmakla yaşanır..

hele büyüdükçe... o yaşanılan çocukluk , tümüyle ve dahada keyifli görünür..
sanırım herkezde olur.. ben o kadar mutluyken bunun farkındamıydı büyükler.. hiç sanmıyorum..

Büyüdüm hemde çarçabuk..
çok hızlı..
ne kavga etmekten hoşlanıyorum
nede koltukta zıplamaktan

neden öğrettiniz bana büyümeyi ?
neresi güzel!