Pazartesi, Eylül 17, 2007

asırlık davalar

Belki bin yıllık davalar vardır insanlık tarihinde doğruluğu onaylanmayan, içinden çıkılamayan, hangi taraf olduğunuz, doğumunuzda belirlenmiş ve bin yıllık giysiyi üzerinize giyinmişsinizdir.
Bazıları sadece kendi giysilerinin doğru olduğunu ve bunun herkeste aynı olmasını savunulabilir. Ne büyük bir narsistlik !

Avrupa'da yayın yapan kanallar dan izliyorum. Almanya'da halen devam eden daha çok okullarda ki, ırkçılık ve asimilasyon (yabancı entegrasyonu diyorlar) çabalarını gösteriyor

Yabancı bir ülkede yaşamak;

bir şekilde yerli toplum, yabancı topluma yabancı olduğunu hissettirir değil mi?

Yabancılar dairesi, İşçi bulma kurumu, her yaptığını didik didik eden evraklar, onay süreçlerin de gidilen kurumlar

kişiye, karşısındaki tarafından değersiz bir yabancı olduğu her defasın da hissettirebilir. Çözümsüzlük yaratan asırlık davanın büyük kilidi DEĞERSİZLİK

Entegre olmaya çalışan yabancı, değersizlik yaşadığı yerden uzaklaşır ve aradaki uçurum daha çok derinleşir. Yabancıysan; ekonomik sorunlar, işsizlik, terör olayları sana mal edilebilir.

Herkes için geçerliliğini koruyan bir düşüncedir, "kişilerin etnik kökeni ne olursa olsun, bulunduğu topluma kendi kültürünü, dilini koruyarak entegre olmak ister" bu o kadar doğal ki.

Yabancılara; topluma hissettirilmeden, farklı baskı yolları uygulanarak, yaptırımlara çalışılırsa bu asimilasyon olur ve yabancılar tarafından ters tepki görür.

Amerika'da zenciler, istikrarlı şekilde davalarını sürdürerek belki daha fazla kan dökerek, kölelikten kurtulsalar da, üzerlerindeki asimilasyon içten içe devam ediyor, devam ettikçe de karşılıklı etkileşimlerinden kaçınılamaz

Bilemiyorum evrimimizle tamamlanır mı bu sorunlar.

Şimdi dışardan kendimize bakalım.

Kürt, Türk, Çerkez, Süryani, Ermeni, Alevi, Sünni... v.s. biz büyük bir uygarlığız ama bu uygarlıklardan bir o kadar uzağız.

Televizyonlar da sanki tek örnek ülke insanlarını seyrediyoruz. İsmi verilmeyen, adetleri aynı bir toplum.

Uygarlığımızın, köklerimizin olması çeşitliliğiyle güzel bir sahne yaratıyor ve hepsi dekorumuzun belki de anlaşılması zor parçaları. Bizim uygarlığımızda da farklı giysilerimiz var

Peki bizde yok mu asimilasyon davası ?..

Toplum da bir yere koymadığınız, konuşurken, farketmeden değerlerini hiç ettikleriniz,

İnsanlar yakılır mesela, insanlara işkence edilir,
İsyan edenlerin hataları söylenir, tarih yok sayılır bu kolaydır değil mi? An konuşur,
Uygarlıklarının, tarihlerinin karşısında, çıkar o giydiklerini onlar yanlış demek, çarpıtmak.

belki her yerde, insanların asırlardır yaşadığı bu olaylar da
belki de çoğu zaman görmezden gelir, unuturuz...

Peki gerçekte !
Almanya da ana dil unutturulabilir mi? mümkün olur mu? Öyle ki; mesela uykusunda, Türkçe, Kürtçe, Lazca v.s. yerine uyum sonrası Almanca sayıklar mı?

Zenci biri, sadece deri rengi yüzünden kara bela, yada köle olur mu?

İnanışı kabul görmeyen, hatta inanışları bitirilen, bildiği kadarını bile gizleyen korkan v.s.
inanarak sizden olur mu?

Bu nasıl bir bekleyiş ! Böyle milliyet, böyle insanlık kavgası davası olur mu?

Uygarlığına sahip çıkmak isteyenleri,
ya isyankar ya da inançsıza dönüştürme çabası, asimilasyonun hangi basamağı ?
sonra bundan dolayı
"Hepsi inançsız! bunlardan adam olmaz... yaşıyor mu bunlar" demek olur mu?

Peki her olayda çuvaldızını, güçsüze batırmak olur mu?

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Önemli olan farklılıkların bir potada eritildiği ve hoşgörü ile çevrilmiş bir sistem...
Bu bir sistem sorunudur, sistem bunu metotlarla çözmek zorundadır.Hayatın deneyimlemesi sırasında karşılaşılan bu problemleri çözmek de yine yaşayanlara düşmektedir...

Adsız dedi ki...

15 yılım geçti bir yabancı olarak yaşadığım yerlerde..
şiddete değil..ama çok şeyi açıklamak zorunda kaldım.Önyargılarla savşmak zorunda onları bir parçada olsa kırmak için uğraştım.
ama dün aldığım bir haber..
tekrar meslek eğitimi yapan kızkardeşim
bir Türke muhasebemizi tutturmak için güvenemeyiz yanıtlarıyla karşılanmış..
acı değilmi??